Gerçek Algıdan Ağırdır | Bülent Sağlam
Gerçek bu kadar kolay ve ucuzsa binlerce düşünür, alim, yazar, bilim insanı boşuna mı hakikati aradı?
Algı yönetimi diğer adıyla izlenim yönetimi aslında askeri bir kavram. İstihbarat ve savaş durumlarında karşıdaki kişi veya kitleyi manipüle etmek amacıyla ortaya çıkarılmış bir eylem biçimi. Bizim tarihimizden bir örnekle açıklarsam; Kazım Karabekir paşa Erzurum'da harbe başlamadan önce Ermeni ve Rus güçleri Türk asker sayısının fazla olduğuna inandırmak için karşı tepelerde onlarca ateş yaktırır. Karşıdan bakan bütün tepelerin asker dolu olduğunu düşünür oysa ki bir kaç bin asker vardır bölgede. İşte algı yönetimi artık cepheden veya espiyonaj dünyasından dijital medyaya transfer olmuş durumda. Sözün tesirini artırmak toplumu belli bir yöne yönlendirmek amacıyla birkaç yöntemle algılar yönetiliyor. En basit yöntem aynı yalanı fazla frekansla yani sıklıkla ve çok sayıda kişiye söyletmek. En komik yöntem ise kendi fikrini toplumda kabul görmüş birine söyletmek. Geçenlerde Twitter'da gördüm Mevlana adlı kullanıcı diyor ki bulduğunuz her lafın altına benim adımı yazmayı bırakın. Altında yorum yapan kullanıcı ise Necip Fazıl Kısakürek. O da Mevlana'nın uyarısına katılmış ve "aynen" şeklinde yorum yapmış.
Peki günümüzde Algıya ya da doğrulama yani teyite neden ihtiyaç var çünkü tarihte hiç olmadığı kadar fazla enformasyon var. İnternet bir bilgi çöplüğüne dönüşmüş durumda herkes her hakikati işine geldiği gibi gösteriyor.
Gerçeğe giden yolun bedeli çok ağır. Araştırmak sorgulamak okumak tartışmak gerekir. Oysa ki algı ve teyit çok daha ucuz ve kolay. Kampanya şöyle: İki tıklama ile yalana iki tıklama ile gerçeğe ulaşın. Bu da bir algı oyunu değil mi aslında? Gerçek bu kadar kolay ve ucuzsa binlerce düşünür, alim, yazar, bilim insanı boşuna mı hakikati aradı?
Mevlana'nın ünlü kısa hikayesini bilirsiniz adam hazine aramak için yollara düşer ülkeler dolaşır en sonunda kendi evine döner ve hazinenin evinin bahçesinde olduğunu fark eder. İşte o adam gibi sanal ülkelerde dolaşmadan bilginin asıl kaynaklarına dönmek hakikati kaybettiğimiz yerde aramak sorunun çözümü olabilir. Hazine belki de kütüphanemizdedir. Nasrettin hoca samanlıkta yüzüğünü kaybeder dışarda yüzüğü aradığını gören ahali sorar
Hoca madem yüzüğü samanlıkta kaybettin neden dışarda arıyorsun? Hoca cevap verir orası karanlıktı burası daha aydınlık onun için. Evet parlak ekranlar daha aydınlık ama öze dönmek ve kayıp yüzüğü bilginin asıl kaynaklarında aramak gerek.