Afgan kadınları üzerinden işgal meşrulaştırılıyor
NotHaber'de "Not Defteri" programının konuğu olan Hilâl Kaplan, Afganistan'da kadınlar üzerinden yürütülen feminist algı opeasyonlarıyla ABD ve Batı'nın işgalini meşrulaştırdığını söyledi.
Afganistan'da ABD askerlerinin çekilmesinin ardından Taliban'ın işgal hareketine başlamasıyla ortaya çıkan kaos ortamı, dünyanın gündemini meşgul etmeyi sürdürüyor. Ülke sınırlarını terk eden on binlerce insanın başlattığı göç dalgasının en çok etkilediği ülkelerin başında gelen Türkiye, bir yandan da Afganistan'ı bu hale getiren Batı dünyasının ikiyüzlülüğüyle mücadele ediyor.
Nothaber'de Erem Şentürk'ün sunduğu Not Defteri programına konuk olan sosyolog yazar Hilal Kaplan Afganistan’daki son duruma ve bu ülkedeki feminist hareketlerin, kadınlar üzerinden yürüttüğü propagandaya ilişkin önemli tespitler yaptı.
İşte Hilal Kaplan'ın söylediklerinden satır başları:
"AFGANİSTAN'DAKİ DEĞİŞİM AJANLARI..."
"Değişim ajanları deniyor bu isimlere; Gloria Steinem Vakfı gibi. Bunlar üzerinden CIA' nin tanımıyla bu değişim ajanları belli bir ajandayı, belli bir tezi, tabii ki CIA özelinde ABD yerleşik düzeyinin kamuoyu kimi zaman devlet sanki bu isimlere baskı yapıyor bi şekilde bu figürler kahramanlaştırılarak bu figürler özne haline getiriliyor. Kimi zaman da önleri açılıyor.
İşte Gloria Steinem Vakfı'nda olduğu gibi bire bir fonlar getiriliyor vs. Afganistan özelinde de kadın hakları konusunda şöyle bir şey söyelemk mümkün. Elbette Taliban'ın bir gül bahçesi vadettiğini kimse savunamaz. Fakat Suudi Arabistan'da geçtiğimiz seneye kadar kadınların ehliyet alması yasaktı. Duydunuz mu o çok haşmetli Dünya Bankası'ndan, G7'den 'Suudi Arabistandaki kadın hakları şöyle şöyle, diye. Mümkün değil'...
AFGAN KADINLARININ 20 YILLIK ÇİLESİ
"Yani dolayısıyla Amerikan askerlerinin işgal ettiği her ülkede Vietnam, Kamboçya, Afganistan en son Irak'ta örneklerini gördük; tecavüz ve taciz Amerikan askeriyle eş değer, eş anlamlı bu coğrafyalarda. Afgan kadınlarının bu noktada çektiklerine dair bir şeyler görüyor muyuz, bu uluslararası medya düzeyinde ya da uluslararası kurumlar düzeyinde? Elbette görmüyoruz. Afgan kadınları tehlikede!.. Hadi NATO'nun droneları tekrar Afgan gözyüzüne dönsün ve Afgan kadınlarını kurtarsın. Yani o dronelar altında kaç yüzbinlerce Afgan kadını hayatını kaybetti? Biraz önce bahsettiğim işgal ortamından bahsediyoruz. Yani işgal ortamında taciz, tecavüz bunun belgelenmesi bile çok zordur; ki ortaya çıkanlar var. Bunların hiçbiri göz önüne alınamadı. İşte afgan kadınlarının hayat tarzı üzerinden bu işgal 20 yıldır meşrulaştırılmaya, haklılaştırılmaya devam etti.
TALİBAN'DAN BİR İLK...
"Günümüzde de ortada bir realite var. Bir Afgan yönetimi var artık; ABD işgali sona ermiş, bir Afgan yönetimi var . Bu yönetimin; ki şu anda mesela Taliban sözcülerinin özellikle Katar'ın da bu işin içinde olması önemli bir katkı. Çünkü Katar, PR noktasında pek çok İslam ülkesinden kat kat başarılı bir ülke. Taliban'ı da bu anlamda iyi minvalde yönlendirdiklerini düşünüyorum. Mesela ilk Amerikan işgali sona erdiğinde geri çekilmeler başladığında Taliban sözcüleri özellikle başı açık kadın spikerlerin sunduğu programlara katıldılar. Bu mesela bir ilkti. Pozitif bir mesaj vermeye çalıştıklarını bize gösteriyordu. Ya da işte açıklama yaptılar kız çocuklarının eğitimi noktasında herhangi bir engelleme, sınırlama olmayacak minvalinde. Hani 'Taç giyen baş ağırlaşır' denir ya, ister istemez işgal güçlerine karşı mücadele ederken o diğer boşluklar, yani yönetim noktasında sadece askeri ya da silahlı bir mücadele söz konusuyken olan sert tavrı bir yana koymaya başladılar."
"TÜRKİYE VE KATAR'A İŞ DÜŞÜYOR"
"Fakat bugün o bahsettiğim gelişme eğer uzun sürece yayılırsa eğer dedikleri gibi kadın hakları noktasında bu şekilde radikal haksız ve adaletsiz bir yöntem gütmeye devam ederlerse uluslararası toplum zaten onları boğmaya hazır. Yani dolayısıyla doğru bir strateji, doğru bir usul, burada nasıl benimsenir, bu noktada bence Katar gibi Türkiye gibi örneklik anlamında gerçekten pozitif mesajlar verebilecek ülkeler önmem taşıyacak. Yumuşak güç olarak biz de dünya çapında çok önemli işler yapmıs bir ülkeyiz. Roma diplomasisi anlamında çok önemli işler yapan ülkeyiz halen. Bunları nazar itibariyle ele alarak bunlar üzerinden nüfuz edebildiğimiz kadar bu noktada etkilemeye çalışmamız lazım diye düşünüyorum. Türkiye bu anlamda bir güçtür.
BATI'NIN İKİYÜZLÜLÜĞÜ
Şu anda boyle bir yönetim gerçekliği karşımızdayken sadece onları aşağılamak, bir kenara koymak bana çok mantıklı gelmiyor. Bir de şu inanılmaz riyakarlık... Avrupa'nın her ülkesinde yavaş yavaş başörtüsü yasağı başlıyor. Kadınların eğitim haklarına düşkün ya bunlar, başörtülü kadınlar ortaokula gelmesin, liseye gelmesin Fransa'da üniversite gelmesin noktasına geldi iş. Yani dolayısıyla kadın hakları noktasında bu kadar riyakar olan bu ülkelerin dediğini kesinlikle nazar itibare almamak gerekir. Kendi özgün deneyimimiz var Türkiye olarak. Bu deneyim aktarımı bunun çeşitli yolları var dediğim gibi. Kamu diplomasisi faaliyetleriyle ya da toplumla bire bir iletişim kuracak bu anlamda sivil toplum faaliyetlerine adapte olacak; kendi vakıflarımız, derneklerimiz ve devlet kurumlarımız üzerinden bu süreci Afgan halkının iyiliği için yani ülkenin bir an önce normale dönmesi, istikrar kazanması hepimizin faydasına olacak."
"KADIN ÜNİVERSİTELERİ" ÖNERİSİ
Şu anda Sayın Cumhurbaşkanının hem iç politikada hem de dış politikada yürüttüğü siyaset bu zaten. Yani bir ülke sadece Batı öyle söylüyor diye, kendi değerlerini ayaklar altına almamalı. Sadece Batı öyle dikte ediyor diye kendi uygulamalarını çöpe atıp, Batı'dan ne gördüyse onu adapte etmeye çalışmamalı. Bu, bir toplumsal mühendislik çalışmasıdır ve geri teper. Geri teptiğinin örneklerini Türkiye'de gördük. Başka zorlama modernleşme süreci yaşayan ülkelerde de gördük. Mesela kadın üniversiteleri meselesi!.. Uzak Asya'lı Müslüman ülkelerinde var. Malezya'da var, Endonezya'da var, Pakistan'da var. Dolayısıyla örneği olmayan bir şeyden bahsetmiyoruz. Yani mesela Almanya'dan biliyorsun; Merkel 'Görüşmeliyiz' şeklinde bir açıklma yaptı. Bu noktada iletişimi kesmek ve sadece dikte etmek (gerçi Merkelin siyasi dönemi ne kadar kaldı tartışılır ama) Almanya, Avrupa'nın ileri gücü olarak böyle bir açıklama yapmışken... Diğer uluslararası kurumların da şu anda bu tepkileri vermeleri beklenebilir bir şey ama önümüzdeki süreçte, mesela 1 yıl içinde Afganistan'da ne olacağı çok daha belirleyici olacak..."
"TOPLUMSAL BASKI MEKANİZMASI DEVREYE SOKULMALI"
Şu anda iç savaş çıkarmaya çalışıyorlar, Afganistan içerisinde. Umarım başarıya ulaşamazlar; ki ülkenin öncelikle bir iç istikrarı kazanıp ondan sonra toplumsal istikrarı yönünde ne yapacağı noktasında kararlarını alması ve önüne bakması gerekiyor. Ve dediğim gibi başarılı toplumsal örneklilik teşkil eden birçok müslüman ülke var. Malezya bunlardan birisi. Türkiye bunlardan birisi. Katar bunlardan birisi. Dolayısıyla bu ülkelerle birlikte Afganistan'ı bir adım öteye taşımak için neler yapılabilir, bunun istişareleri ve projelendirilmesi bence çok önemli. Ve ben şu anda olumsuz bir tablo görmüyorum; eğer bu iç karışıklık meselesine imkan verilmezse ve önü alınabilirse. Bir şekilde Taliban ya da yeni Afgan yönetimi; çünkü artık sadece Taliban değil, çeşitlendirmeyi ve toplumsal çeşitlendirmeyi de ortaya koymaya çalışıyor. Bu kötü örnekleri geride bırakmasına yönelik hem bir baskı mekanizması; yani baskı derken toplumsal baskı mekanizması hem de bunu destekleyecek ayrıca sivil toplum alanında olsun, kamu diplomasisi alanında olsun yapılması gereken şeylerin bir an önce gündeme alınması gerektiğine inanıyorum."